En son ne zaman kepenk sesi duydunuz ? Ya da hiç duydunuz mu ?
Günümüz şartlarında bu sesi işitmek pek de kolay olmasa gerek...
Tüm ihtiyaçlarımızı kolayca bir arada giderebileceğimiz,hatta sıkıldığımızda can sıkıntımızı gidermek için gittiğimiz o gösterişli , ışıl ışıl dükkanların olduğu alışveriş merkezlerinde duyabilmek hiç de olası değil...
Hadi onu da geçelim , artık caddelerdeki sokak aralarındaki dükkanlarda da duyabilmek pek de mümkün değil.
Yazmak istediklerim , anlatmaya çalışacağım ; teknolojinin , alışveriş çılgınlığının o bildiğimiz eski dükkanları yaşayan mazisiyle tarihe diri diri gömme sorunsalından ziyade , bu nostaljinin benim için ne ifade ettiği.
Kepenk sesi.....
Küflenmiş aliminyum parçasının insanı rahatsız edici şekilde çıkartığı bir ses mi sadece oysa ?
Benim için sadece sesten daha fazlası ; bir kültür,bir yaşam ve peşi sıra gelen bir çok anı ...
Sabah erkenden açılan dükkanlar , diafona söylenen siparişler : ...........'ye 3 çay biri açık ...
ve dükkan önü iskemlede oturmalar...
Kısacası buram buram arasta kültürü...
Arasta pek çok şey ifade eder bir esnaf çocuğu için , keza kepenk de öyle.
O küçük yaşına rağmen akşam olup da eve gitme vakti geldiğinde kepenk kapatmak için yarışırsın.Her seferinde olduğu gibi yine denersin var gücünle.Başarısızlıkla sonuçlanmış onlarca denemenin hiç bir önemi yoktur.Çünkü ne zaman kepengi kapatırsan o zaman erkek olmuşsundur.
Yine var gücünle denersin .
Zor şimdilerde bu sesi duymak , bu sesi duyabileceğimiz yerlerde tüm istediklerimizi bulabilmek kadar.
Tüm bu savaşa inat yine yarın bir dükkanın kepengini belki bir çocuk kapatacak.
Var gücüyle , inatla , umutla ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder