Bir varmış bir yokmuş
evvel zaman içinde kalbur saman içinde,pireler berber iken develer tellal iken neyse
lafı fazla uzatmayalım yıkık dökük bir teneke mahallesinde hayvanlar
yaşarmış.Bu mahallede yaşayan insanlar ne kadar aç,sefil,yoksul ise mahallenin
hayvanları da o kadar yoksulmuş.Kedisi,köpeği,tırtılı,kuşu,uğurböceği,yılanı,kaplumbağası,karıncası,ağustos
böceği kısacası herkes sabah erkenden kalkıp başka mahallelere gidip,yiyecek
arar,bulduğu yiyecekleri ise kendi mahallesindeki akrebe getirir,akrep de
onlara karınlarını doyuracak kadar yiyecek verir,gerisini de zengin
mahallelerindeki hayvanlara satarmış.Akrep o kadar sinsi o kadar kurnaz bir
hayvanmış ki kimse ona ses çıkaramazmış. “ Ben olmazsam sizi koruyacak kimse
olmaz.Tüm hayvanlar benim zehrimden korkuyor da yanınıza yanaşamıyor yoksa
şimdiye çoktan midelerine inmiştiniz.Hem size iş de veriyorum,ne güzel
çalışıyorsunuz.Hem boşa mı çalışıyorsunuz karşılığında yiyeceğinizi de
veriyorum” diyerek tüm hayvanları kandırırmış.Gerçi ağustos böceği akrebe hep
karşı gelirmiş ya kimse onun yanında olmadığı için tek başına bir şey de
yapamazmış.
Akrebin oturduğu yerden
para kazanması ağustos böceğinin çok gücüne gidermiş.Ama ağustos böceği
arkadaşlarından hiç şikayet duymadığı için ses de çıkaramazmış.Yine yorucu bir
günün akşamında mahalledeki tüm hayvanlar topladıkları yiyecekleri akrebe
getirmişler.Akrebin yanından ayrılırken ağustos böceği karıncaya yanaşmış. “Karınca
kardeş seninle konuşmak istediklerim var,biliyorum çok yorgunsun ama bana biraz
zamanını ayırırsan çok memnun olurum” demiş.Karınca da “ tabi konuşabiliriz
nasıl istersen”demiş.Ağustos böceği ile karıncanın fısıldaşmasını duyan akrep
hemen korumaları olarak çalıştırdığı salyangozu karınca ile ağustosböceğini
dinlemesi için görevlendirmiş.
Karınca ile ağustos
böceği akrebin bu teneke mahallesindeki sarayından çıkarken ağustos böceği daha
fazla dayanamamış. “Karınca kardeş,akrep bizi kendisi olmasa bizi koruyan biri
olmaz diyerek korkutuyor.O olmazsa yaşayamayacağımızı söylüyor.Oysa biz onun
için her gün sabah erkenden kalkıp bütün şehri gezip yiyecek topluyoruz ve
hepsini akrebe getiriyoruz.O da bize sadece karnımızı doyuracak kadarını
veriyor ve kalanını ise satıyor.Biz sadece karnımızı doyurabiliyoruz,peki o ne
yapıyor görmüyor musun ,saraylarda yaşıyor ve bizim üstümüzden para
kazanıyor.Asıl biz olmazsak o yaşayamaz.Gel bu işe artık son verelim.Bu
mahalledeki en çalışkan hayvanlar bizleriz,en cesurları da bizleriz.Biz ses
çıkarmazsak,dur demezsek kimse demez” demiş.Karınca ,ağustos böceğinin
söylediklerini biraz düşünerek haklı bulmuş yanlız çok yorgun olduğunu
belirterek yarın sabah tekrar konuşmak istediklerini söylemiş.Ağustos böceği
karıncaya teşekkür ederek evine gitmek için ayrılmış.
Alıcıları sayesinde bu
konuşmaları yüzlerce metre geriden duyan salyangoz bu haberi vermek için
akrebin sarayına varmak üzereymiş bile.Hiç duraksamadan sürüne sürüne akrebin
sarayına gitmiş ve olanları anlatmış kralına.Akrep salyangozu iyice dinledikten
sonra yarın bir şeyler yapmanın çok geç olacağı kanısına varmış.Çünkü karınca
ile ağustos böceği bu mahallede örnek alınan,sözü geçen hayvanlarmış.Akrep
hemen salyangoza yarasanın hazır olması için emretmiş.Yarasa hemen gelivermiş
krallarının huzuruna.Akrep yarasanın üzerine binip karıncanın yuvasına biran
önce gitmesini emretmiş.Karınca uykusuna dalmadan gitmiş de.Hemen indirivermiş
kralını yarasa tam da karıncanın yuvasının yanına.Akrep eliyle karıncanın
yuvasına hafifçe dokunuvermiş.Karınca birden korkmuş bu büyük sarsıntıya.Tam da
yatmak üzere olsa da korkup dışarı çıkmış.Dışarı çıktığında bir de ne görsün
karşısında akrep .Akrep yüzündeki alaycı gülümsemeyle “ Hafifçe dokunmama
rağmen o kadar korktun ki kendini hemen dışarı atıverdin.Halbuki istesem yuvanı
başına yıkarım.Seni zehirlemekten söz etmiyorum bile.Sen olmasan burada
yüzlerce hayvan var yani yüzlerce çalışanım.Kısacası sen olmazsan da ben
yaşarım.Oysa biraz önce siz olmazsanız benim yaşayamayacağımı konuşuyordunuz
ağustos böceğiyle.Artık böyle düşünmüyorsun değil mi karınca ? ” demiş
karıncaya.Karınca bu tehditlere dayanamayıp başını öne eğerek sessiz
kalmış.Akrep yetinmemiş,yüzündeki alaycı gülümsemeyi bırakıp ciddi bir ses
tonuyla “Şimdi ağustos böceğinin yanına da gideceğim ama o senin kadar şanslı
olamayacak tabi söylediklerimi kabul etmezsen sen de onun gibi şanssız
olacaksın.Onu uyutacağım ,yarında diğer günlerde çalışmaya gitmeyecek,sonra
çalışmadığı için aç kalacak ve senden yiyecek isteyecek sen de vermeyeceksin ve
cezasını çekecek oldu mu “ diye eklemiş.Karınca istemese de “oldu” demekle
yetinmiş.Akrep istediğini elde etmenin mutluluğuyla karıncanın yuvasından
ayrılmış ve dediğini yapmış da.Sabah olup tüm hayvanlar çalışmaya gitmek için
toplandığında aralarında ağustos böceği yokmuş.Ertesi sabah da yokmuş,ertesi
sabah da ….
Aradan günler geçtikten
sonra hayvanlar iyice merak etmiş ve kralın kapısını çalmışlar.Ağustos böceğini
hiç görmediklerini ve merak ettiklerini söylemişler.Akrep sakin bir ses tonuyla
“Ağustos böceği birkaç gün önce artık çalışmak istemediğini,kendi başının
çaresine bakabileceğini,bana ihtiyacı olmadığını,ben olmadan da
yaşayabileceğini söyledi.Ben madem bu kadar kararlısın ve iddialısın bakalım görelim
dedim ve izin verdim ona.Ama madem hiç ortalıkta görünmüyor şimdi ben de merak
ettim doğrusu ”demiş.Ve ağustos böceğini kontrol etmesi için salyangoz ve
yarasayı görevlendirmiş.Hemen yola çıkan salyangoz ve yarasa sanki hiçbir
şeyden haberleri yokmuşcasına acelece gitmişler.Herkes onları ağustos böceğinin
yuvasına gitti diye sanarken onlar karıncanın yuvasına gitmişler.Karıncayı yuvasında
bulup krallarının kendisine dedikleri senaryoyu oynamasını istemişler.Her şey
krallarının anlattıkları gibi gerçekleşmiş olacakmış.Bir çatlak ses gelirse bu
karıncanın hayatına mal olacakmış.
Çok geçmeden salyangoz
ile yarasa geri dönmüşler krallarının sarayına.Ağlamaklı bir ses tonuyla “Kralım
haberler kötü,ağustos böceği günlerce çalışmamış,yan gelip yatmış,çalışmadığı
gibi gece gündüz saz çalmış eğlenmiş.Tabi yiyecek yemeği de olmayınca sürekli
karıncadan istemiş.Karınca da ben çalışıyorum sen niye çaşlışmıyorsun.Bak ben
çalışıyorum ve yiyeceiğmi çıkarıyorum sen çalışırsan pekala sen de yiyecek
yemeğini çıkarırsın deyip yiyecek vermemiş.Karınca bunları söyledikten sonra
hemen ağustos böceğinin evine gittik .Birde ne görelim.Ağustos böceği gerçekten
de sonsuz uykuya dalmış.”demişler.Bütün hayvanlar hayretler içinde
kalmış,kimisi şaşırmış ama çoğu da korkmuş.Bütün hayvanların dilindeymiş
ağustos böceğinin yaptığı.Önce mahallede duymayan kalmamış ağustos böceğini
sonra da diğer mahallelerde.Kısa süre içinde dilden dile,kulaktan
kulağa,ağızdan ağza yayılmış ağustos böceğinin hazin hikayesi.Zamanın birinde
bir ağustos böceği vardı hiç çalışmaz yan gelir yatardı diye anlatılır olmuş
artık her yerde.
Nerede kalmıştık ?
Bir varmış bir yokmuş,zamanın
birinde bir karınca ile bir ağustos böceği varmış …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder