3 Ocak 2012 Salı

Ağustos Böceği İle Karınca




Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde,pireler berber iken develer tellal iken neyse lafı fazla uzatmayalım yıkık dökük bir teneke mahallesinde hayvanlar yaşarmış.Bu mahallede yaşayan insanlar ne kadar aç,sefil,yoksul ise mahallenin hayvanları da o kadar yoksulmuş.Kedisi,köpeği,tırtılı,kuşu,uğurböceği,yılanı,kaplumbağası,karıncası,ağustos böceği kısacası herkes sabah erkenden kalkıp başka mahallelere gidip,yiyecek arar,bulduğu yiyecekleri ise kendi mahallesindeki akrebe getirir,akrep de onlara karınlarını doyuracak kadar yiyecek verir,gerisini de zengin mahallelerindeki hayvanlara satarmış.Akrep o kadar sinsi o kadar kurnaz bir hayvanmış ki kimse ona ses çıkaramazmış. “ Ben olmazsam sizi koruyacak kimse olmaz.Tüm hayvanlar benim zehrimden korkuyor da yanınıza yanaşamıyor yoksa şimdiye çoktan midelerine inmiştiniz.Hem size iş de veriyorum,ne güzel çalışıyorsunuz.Hem boşa mı çalışıyorsunuz karşılığında yiyeceğinizi de veriyorum” diyerek tüm hayvanları kandırırmış.Gerçi ağustos böceği akrebe hep karşı gelirmiş ya kimse onun yanında olmadığı için tek başına bir şey de yapamazmış.

Akrebin oturduğu yerden para kazanması ağustos böceğinin çok gücüne gidermiş.Ama ağustos böceği arkadaşlarından hiç şikayet duymadığı için ses de çıkaramazmış.Yine yorucu bir günün akşamında mahalledeki tüm hayvanlar topladıkları yiyecekleri akrebe getirmişler.Akrebin yanından ayrılırken ağustos böceği karıncaya yanaşmış. “Karınca kardeş seninle konuşmak istediklerim var,biliyorum çok yorgunsun ama bana biraz zamanını ayırırsan çok memnun olurum” demiş.Karınca da “ tabi konuşabiliriz nasıl istersen”demiş.Ağustos böceği ile karıncanın fısıldaşmasını duyan akrep hemen korumaları olarak çalıştırdığı salyangozu karınca ile ağustosböceğini dinlemesi için görevlendirmiş.

Karınca ile ağustos böceği akrebin bu teneke mahallesindeki sarayından çıkarken ağustos böceği daha fazla dayanamamış. “Karınca kardeş,akrep bizi kendisi olmasa bizi koruyan biri olmaz diyerek korkutuyor.O olmazsa yaşayamayacağımızı söylüyor.Oysa biz onun için her gün sabah erkenden kalkıp bütün şehri gezip yiyecek topluyoruz ve hepsini akrebe getiriyoruz.O da bize sadece karnımızı doyuracak kadarını veriyor ve kalanını ise satıyor.Biz sadece karnımızı doyurabiliyoruz,peki o ne yapıyor görmüyor musun ,saraylarda yaşıyor ve bizim üstümüzden para kazanıyor.Asıl biz olmazsak o yaşayamaz.Gel bu işe artık son verelim.Bu mahalledeki en çalışkan hayvanlar bizleriz,en cesurları da bizleriz.Biz ses çıkarmazsak,dur demezsek kimse demez” demiş.Karınca ,ağustos böceğinin söylediklerini biraz düşünerek haklı bulmuş yanlız çok yorgun olduğunu belirterek yarın sabah tekrar konuşmak istediklerini söylemiş.Ağustos böceği karıncaya teşekkür ederek evine gitmek için ayrılmış.

Alıcıları sayesinde bu konuşmaları yüzlerce metre geriden duyan salyangoz bu haberi vermek için akrebin sarayına varmak üzereymiş bile.Hiç duraksamadan sürüne sürüne akrebin sarayına gitmiş ve olanları anlatmış kralına.Akrep salyangozu iyice dinledikten sonra yarın bir şeyler yapmanın çok geç olacağı kanısına varmış.Çünkü karınca ile ağustos böceği bu mahallede örnek alınan,sözü geçen hayvanlarmış.Akrep hemen salyangoza yarasanın hazır olması için emretmiş.Yarasa hemen gelivermiş krallarının huzuruna.Akrep yarasanın üzerine binip karıncanın yuvasına biran önce gitmesini emretmiş.Karınca uykusuna dalmadan gitmiş de.Hemen indirivermiş kralını yarasa tam da karıncanın yuvasının yanına.Akrep eliyle karıncanın yuvasına hafifçe dokunuvermiş.Karınca birden korkmuş bu büyük sarsıntıya.Tam da yatmak üzere olsa da korkup dışarı çıkmış.Dışarı çıktığında bir de ne görsün karşısında akrep .Akrep yüzündeki alaycı gülümsemeyle “ Hafifçe dokunmama rağmen o kadar korktun ki kendini hemen dışarı atıverdin.Halbuki istesem yuvanı başına yıkarım.Seni zehirlemekten söz etmiyorum bile.Sen olmasan burada yüzlerce hayvan var yani yüzlerce çalışanım.Kısacası sen olmazsan da ben yaşarım.Oysa biraz önce siz olmazsanız benim yaşayamayacağımı konuşuyordunuz ağustos böceğiyle.Artık böyle düşünmüyorsun değil mi karınca ? ” demiş karıncaya.Karınca bu tehditlere dayanamayıp başını öne eğerek sessiz kalmış.Akrep yetinmemiş,yüzündeki alaycı gülümsemeyi bırakıp ciddi bir ses tonuyla “Şimdi ağustos böceğinin yanına da gideceğim ama o senin kadar şanslı olamayacak tabi söylediklerimi kabul etmezsen sen de onun gibi şanssız olacaksın.Onu uyutacağım ,yarında diğer günlerde çalışmaya gitmeyecek,sonra çalışmadığı için aç kalacak ve senden yiyecek isteyecek sen de vermeyeceksin ve cezasını çekecek oldu mu “ diye eklemiş.Karınca istemese de “oldu” demekle yetinmiş.Akrep istediğini elde etmenin mutluluğuyla karıncanın yuvasından ayrılmış ve dediğini yapmış da.Sabah olup tüm hayvanlar çalışmaya gitmek için toplandığında aralarında ağustos böceği yokmuş.Ertesi sabah da yokmuş,ertesi sabah da ….

Aradan günler geçtikten sonra hayvanlar iyice merak etmiş ve kralın kapısını çalmışlar.Ağustos böceğini hiç görmediklerini ve merak ettiklerini söylemişler.Akrep sakin bir ses tonuyla “Ağustos böceği birkaç gün önce artık çalışmak istemediğini,kendi başının çaresine bakabileceğini,bana ihtiyacı olmadığını,ben olmadan da yaşayabileceğini söyledi.Ben madem bu kadar kararlısın ve iddialısın bakalım görelim dedim ve izin verdim ona.Ama madem hiç ortalıkta görünmüyor şimdi ben de merak ettim doğrusu ”demiş.Ve ağustos böceğini kontrol etmesi için salyangoz ve yarasayı görevlendirmiş.Hemen yola çıkan salyangoz ve yarasa sanki hiçbir şeyden haberleri yokmuşcasına acelece gitmişler.Herkes onları ağustos böceğinin yuvasına gitti diye sanarken onlar karıncanın yuvasına gitmişler.Karıncayı yuvasında bulup krallarının kendisine dedikleri senaryoyu oynamasını istemişler.Her şey krallarının anlattıkları gibi gerçekleşmiş olacakmış.Bir çatlak ses gelirse bu karıncanın hayatına mal olacakmış.

Çok geçmeden salyangoz ile yarasa geri dönmüşler krallarının sarayına.Ağlamaklı bir ses tonuyla “Kralım haberler kötü,ağustos böceği günlerce çalışmamış,yan gelip yatmış,çalışmadığı gibi gece gündüz saz çalmış eğlenmiş.Tabi yiyecek yemeği de olmayınca sürekli karıncadan istemiş.Karınca da ben çalışıyorum sen niye çaşlışmıyorsun.Bak ben çalışıyorum ve yiyeceiğmi çıkarıyorum sen çalışırsan pekala sen de yiyecek yemeğini çıkarırsın deyip yiyecek vermemiş.Karınca bunları söyledikten sonra hemen ağustos böceğinin evine gittik .Birde ne görelim.Ağustos böceği gerçekten de sonsuz uykuya dalmış.”demişler.Bütün hayvanlar hayretler içinde kalmış,kimisi şaşırmış ama çoğu da korkmuş.Bütün hayvanların dilindeymiş ağustos böceğinin yaptığı.Önce mahallede duymayan kalmamış ağustos böceğini sonra da diğer mahallelerde.Kısa süre içinde dilden dile,kulaktan kulağa,ağızdan ağza yayılmış ağustos böceğinin hazin hikayesi.Zamanın birinde bir ağustos böceği vardı hiç çalışmaz yan gelir yatardı diye anlatılır olmuş artık her yerde.

Nerede kalmıştık ?

Bir varmış bir yokmuş,zamanın birinde bir karınca ile bir ağustos böceği varmış …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder